Kur’an-ı Kerim’de insanın, yeryüzünde halife olmak üzere en güzel bir biçimde, ölçülü ve dengeli bir şekilde yaratıldığı çeşitli nimetler, imkanlar ve güzelliklerle donatıldığı bildirilmiştir (Bakara 2/30; Nahl 16/8, 12; Hac 22/65; Lokman 31/20; Mülk 67/23; Beled 90/4, 8-10; Tin 95/4).
İnsanı en güzel şekilde yaratan Yüce Allah, onun makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine, güzel görünmesine ve güzelliklerini korumasına da izin vermiştir (A’raf, 7/32).
Dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslam dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır (Nisa, 4/119; Rum 30/30). Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), süslenmek maksadıyla vücuda dövme yapmayı, dişleri incelterek seyrekleştirmeyi, kaş aldırmayı, yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanları ve yaptıranları kınamıştır (Buhari, Libas, 83-87; Müslim, Libas, 33).
Buna karşılık vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından aşırı derecede yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olan bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesini fıtratı bozmak değil, bir tedavi, normalleştirme işlemi olarak görmek daha doğrudur. Tedavi amaçlı olarak yapılan estetik müdahalelere dinimizde izin verilmiştir. Nitekim Arfece adlı sahabi, bir savaşta burnu kopunca, gümüşten bir burun protezi yaptırmış, bunun koku yapması üzerine, altından bir burun protezi yaptırılmasına Hz. Peygamber (s.a.s.) izin vermiştir (Ebu Davud, Hatem, 7; Tirmizi, Libas, 31). Buna göre hastalık sebebiyle veya kaza sonucu burun, kulak, göz gibi organlarını kaybedenler veya vücudunda doğuştan ya da sonradan meydana gelen şekil bozuklukları bulunanların estetik ameliyat yaptırmaları bir tür tedavi olup, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirilemez. Din İşleri Yüksek Kurulunun, 28. 11. 2002 tarihinde estetik ameliyatla ilgili aldığı karar da bu istikamettedir.
Sonuç olarak;
a) Estetik ameliyatın, düzgün ve salim olan fıtratı bozmak kastıyla yapılmamış olması,
b) Ameliyatın yapılmasında, bir yarar sağlama veya mevcut bir zararı giderme ihtimalinin yüksek olması,
c) Tedavi amaçlı yapılmış olması,
d) Ameliyatın bir hile veya aldatma amacıyla ya da karşı cinse benzeme kastıyla yapılmamış olması şartlarıyla caizdir.
Ayrıca estetik cerrahi doktorunun da yukarıdaki şartları taşıyan durumlarda estetik ameliyat yapmasında bir sakınca yoktur. Fakat fıtrata müdahale şeklinde nitelendirilebilecek bir ameliyatı yapmak doğru değildir. Zira hadislerde fıtratı bozmak kapsamında değerlendirilen müdahaleleri yapanlar kınandığı gibi yaptıranlar da kınamıştır (Buhari, Libas, 83-87; Müslim, Libas, 33).