Belirli şartları taşıyan Müslümanlara günde beş vakit namazın farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Beş vakit namazın eda edileceği vakitlere ve ne şekilde eda edileceğine Kur’an-ı Kerim’in bir kısım ayetlerinde mücmel olarak işaret olunmuş, bu işaretler Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sözlü ve fiili sünnetiyle açıklık kazanmıştır.
Bilindiği üzere Kur’an-ı Kerim’deki mücmel emir ve hükümleri açıklama yetkisi, onu insanlara tebliğle görevli olan Hz. Peygamber (s.a.s.)’e aittir. O, namazı bizzat kılarak ve kıldırarak nasıl kılınacağını öğrettiği gibi bunların vakitlerini de göstermiştir. Gerek kılınış şekli, gerek vakitleri ile ilgili bu uygulama ameli tevatür olarak günümüze kadar devam etmiştir.
Cebrail, Hz. Peygamber’e gelerek namazı bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kıldırarak namazın vakitlerini göstermiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de bunları ashabına bildirmiştir. Asr-ı saadetten günümüze kadar da, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in gösterdiği gibi beş vakit olarak kılınmıştır. Diğer taraftan, namazla ilgili Kur’an ayetleri ve hadisler bir bütün olarak ele alındığında, namazın beş vakit olduğu açıkça anlaşılır (Bkz. Bakara 2/238; İsra 17/78; Rum 30/17-18; Buhari, Mevakit, 1, Tirmizi, Salat, 1).