Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası caiz midir? : Din İşleri Yüksek Kurulu : Dini Bilgilendirme Platformu
Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası caiz midir?
Tahvil, orta ve uzun vadede borç sağlamak amacıyla anonim şirketler, devlet ya da kamu kuruluşları tarafından çıkarılan, yatırımcıların anaparasını garanti altına almasının yanında belirli vadelerle hamiline faiz getirisi sağlayan borç senetleridir. İslam’da verilen borcun belli bir senetle teminat altına alınmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak anaparanın dışında herhangi bir ücret almak ya da menfaat sağlamak faiz kapsamındadır. Buna göre altın tahvili, altına endeksli bir iç borçlanma senedi olması hasebiyle vade sonunda anaparaya ilaveten belli oranda faiz getirisi sağladığından dinen caiz değildir.

Altına dayalı kira sertifikası uygulaması ise, belli miktarda altın birikimine sahip bir kimsenin, bu meblağ karşılığında bir varlığı (gayrimenkul) ya da hissesini belli süre sonra geri satabilme ya da devir hakkı saklı kalmak kaydıyla devletten satın alması ve ardından devlete kiralaması işleminden ibarettir. Dolayısıyla altın kira sertifikasına sahip olan bir kimse; devletten satın alıp yine devlete kiralamış olduğu bir varlığa ait mülkiyeti temsil eden belgeye sahip olmakta ve belirlenen kira bedelini almaktadır. Üzerinde anlaşılan vadenin bitiminde ise devlet, sertifika karşılığında almış olduğu altını sertifika sahibine aynı miktarda fiziki olarak teslim etmek, hesabına yatırmak ya da o günkü değeri üzerinden nakit olarak geri vermek suretiyle malı ondan satın almaktadır.

Buna göre işleyişi yukarıda anlatıldığı gibi olmak kaydıyla, altına dayalı kira sertifikası uygulamasında fıkhi açıdan bir sakınca yoktur.
Bu muamelenin cevazı Hanefiler tarafından meşru görülen “bey’ bi’l-istiğlâl” akdine dayanmaktadır. Bey’ bi’l-istiğlâl, satıcının bedelini ödediğinde sattığı malı geri almak ve bu süre zarfında kiralayarak kullanmak üzere yapılan satışa denir. (Mecelle, md. 119) Vefâ yoluyla satış ve icareden mürekkep bir akit olarak kabul edilen bu muamele hakkında farklı yaklaşımlar ileri sürülmüş olmakla birlikte, akde konu taşınmazın satışı ve tahliye yoluyla müşteriye teslimi sonrasında müşteriden kiralanması halinde söz konusu muamelenin caiz olacağı bazı âlimler tarafından kabul görmüştür. (Haskefî, ed-Dürrü’l-muhtar, 449; Çatalcalı Ali Efendi, Fetâvâ-yı Ali Efendi, 1/300-301; Ali Haydar Efendi, Dürerü'l-Hükkâm, 1/781; Bilmen, Kâmus, 6/127-128)
 Görüntülü Cevaplar  Sıkça Sorulanlar  Dini Bilgiler  Soru Sor
 Konular