Din İşleri Yüksek Kurulu’nun yeni üyeleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda düzenlenen törenle görevlerine başladı.
Görev süresi bugün dolan Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerinin yerine 15 Haziran’da Aday Tespit Kurulu’nun seçtiği 24 aday üye içerisinden belirlenen 12 asil üye ile ilahiyat fakültelerinden belirlenen 4 akademisyen 5 yıl süreyle Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi olarak görevlendirildi.
Kurul üyeleri arasında yapılan seçimle Din İşleri Yüksek Kurulu yeni Başkanı, Prof. Dr. Abdurrahman HAÇKALI oldu. Başkanvekilliğine ise Dr. Mustafa Bülent DADAŞ seçildi.
Törende konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun Diyanet İşleri Başkanlığının dinî konulardaki en yüksek karar ve danışma organı olduğunu ifade ederek, Kurul’un dini konularda karar ve fetva vermekten toplumun ve çağın tüm meselelerini İslamî açıdan ele alıp görüş belirtmeye, Kur’an meallerini incelemekten her türlü dini nitelikli çalışmayı takip etmeye, Başkanlık özelinde; yayınlardan din hizmetlerine, eğitimlerden materyal geliştirmeye varıncaya kadar tüm faaliyetlere rehberlik etmeye, Türkiye’deki dini meseleleri araştırmaktan dünyanın her yerindeki dini konuları gündemine almaya kadar, çok geniş ve önemli bir alanda yetki ve sorumluluklarının olduğunu söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulunun, geçmişten günümüze dini hayatta milletin en güvenilir dayanağı olduğuna vurgu yaparak, “En zor zamanlar da dahi İslam’ın hakikatlerinden taviz vermemiştir. Aldığı kararlar, yayınladığı eserler, verdiği fetvalar, gerçekleştirdiği din şûraları, istişare toplantıları, çalıştaylar, kongreler, konferanslar ve daha pek çok çalışmalar ile büyük hizmetler yapmıştır ve yapmaya devam edecektir” dedi.
“Din İşleri Yüksek Kurulumuzun işi zor, yükü ağır ve sorumluluğu büyüktür”
Ulaşım, iletişim ve etkileşim araçlarının hızla gelişmesiyle birlikte bireysel ve toplumsal ilgi ve algılar sürekli değiştiğinden yapılan çalışmaların yeterli olmadığı değerlendirmesinde bulunan Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Üretimden tüketime, gıdadan sağlığa, ekonomiden ticarete, eğitimden teknolojiye kadar birçok alanda her gün yeni meseleler gündeme gelmektedir. Dolayısıyla bugün Din İşleri Yüksek Kurulumuzun işi daha zor, yükü daha ağır ve sorumluluğu daha büyüktür. Çünkü Din İşleri Yüksek Kurulumuz, ülkemizde ve bölgemizdeki dini meseleleri kapsamlı çalışmalarla tüm boyutlarıyla ele alıp zamanın ve olayların gerisinde kalmadan milletimize rehberlik etmek durumundadır. İnançla ilgili hususlardan gündelik hayata kadar milletimizin, özellikle gençliğimizin gündemini takip ederek onlara doğru bilgi, uygun yöntem, anlaşılır bir dil ile yol göstermek durumundayız”
“İslam coğrafyasının temel meseleleri ile ilgili çözüm üretmek durumundayız”
Başkan Erbaş, Kurulun gündemini ve planlarını sadece Türkiye ile de sınırlayamayacağını belirterek, “Dünyadaki tüm Müslüman ülke ve topluluklara da rehberlik etmek, İslam coğrafyasının temel meseleleri ile ilgili çözüm üretmek durumundayız” ifadelerini kullandı.
Yaşanan küresel krizlerin günümüz insanın küresel boyutta, derin bir anlam krizi yaşadığını gösterdiğine dikkati çeken Başkan Erbaş, “Modern dönem boyunca insanı, eşyayı, evreni tanımlarken kullanılan argümanlar, referanslar, metodoloji ve yaklaşım biçimi insanlığı derin bir anlam krizine mahkûm etmiştir” diye konuştu.
“Dini değerleri istismar eden terör örgütleri, hayatı kan ve gözyaşına boğmaktadır”
Başkan Erbaş, yaşanan bu anlam krizlerinin, değerler dünyasını alt üst ettiğini ve korkunç bir ahlak krizinin hayatı kuşattığını dile getirerek, şunları söyledi:
“İşte, Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye, her gün yeni bir felaket senaryosuyla insanlığın gelecek umudunu paramparça eden tüm krizlerin temelinde söz konusu anlam ve ahlak krizi vardır.
İslam coğrafyasına baktığımızda gördüğümüz manzara daha da içler açısıdır. İslam medeniyetinin kadim şehirlerinden, tarihin medeniyet merkezlerinden, Müslüman coğrafyaların başkentlerinden acılar ve feryatlar yükseliyor. Son bir asırdır İslam coğrafyası ile ilgili kurulan neredeyse her cümle, ızdırap ve hüzün dolu kelimelerden oluşmaktadır. Mezhep kavgaları her geçen gün daha keskin hale gelmektedir. Tefrikaya çıkan dehlizler her geçen gün derinleşmektedir. Bütün dini değerleri istismar eden terör örgütleri hayatı kan ve gözyaşına boğmaktadır.”
“Kurul, insanlığın temel meselelerini gündemine almak zorundadır”
Fetvanın özellikle Müslümanların gündelik hayatı için vazgeçilemez hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “Ancak, Din İşleri Yüksek Kurulu sadece önüne gelen meselelere fetva vermekle kendini sınırlayamaz. Bireysel boyuttan toplumsal alana, ulusal gündemlerden küresel krizlere kadar insanlığın temel meselelerini gündemine almak zorundadır. Nitekim İslam’ın değerleriyle inşa edilen bir zihin, kalp ve toplumun olmadığı bir vasatta, İslam’ın hükümlerinin karşılık bulması ve tüm boyutlarıyla yaşanması da oldukça zordur. Dahası yaşadığımız dünyada itikada ve ahlaka dair sorunlar, önümüze gelen fetvaya dair sorunlardan çok daha büyük ve derindir. Ayrıca fetvayla ilgili bir sorun, sahibini bize yaklaştırırken, itikadî ve ahlakî sorunlar, sahibini çözüm zemininden daha da uzaklaştırabilmektedir” diye konuştu.
Din İşleri Yüksek Kurulunun seçkin ilim adamlarından çok donanımlı bir uzman kadrosundan oluştuğunu belirten Başkan Erbaş, “Ülkemizde ve hatta tüm dünyadaki ilmî birikimi değerlendirebilecek imkâna sahibiz. Bu imkânları gereği gibi değerlendirip değerlendiremediğimizin çok hızlı bir şekilde muhasebesini yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, yeni oluşturulan Din İşleri Yüksek Kurulunun ülkemiz ve insanlık için hayırlara vesile olması niyazında bulunarak, “Geçmişten günümüze nice değerli hocamız, Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Din İşleri Yüksek Kurulumuz bünyesinde milletimize büyük hizmetler etmiştir. Onlardan dâr-ı bekâya irtihal edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara hayırlı ve uzun ömürler diliyorum” diye konuştu.
Din İşleri Yüksek Kurulu eski Başkanı Dr. Ekrem KELEŞ
Kurulumuz, Başkanlığımızın ortak aklı ve hafızası olarak ülkemizin en eski ve en stratejik kurumlarından birisidir. Meşîhat-ı İslâmiyye’ye dayanan köklü bir tarihe sahiptir. Cumhuriyet tarihi boyunca çok kıymetli ilim ehlinden oluşan heyetleriyle, Başkanlığımızın faaliyetlerine yön vermiş, ilmî eserleri halkımızla buluşturmuş, İslâm’ın ana yolundan asla sapmamış, fetvalarında taviz vermeden vatandaşlarımızı dinî konularda aydınlatmıştır ve inşallah aydınlatmaya da devam edecektir. Kurulun bu tarihî yürüyüşünde bir nefer olarak çalışmak, benim için büyük bir saâdet vesilesi olmuştur.
Kurulun müntesibi olmak aynı zamanda büyük bir sorumluluktur. Çünkü kararları ve fetvalarıyla, raporları ve kitaplarıyla sadece ülkemize değil tüm dünyaya yol göstermesi ve önder olması beklenen bir Kuruldur. En ağır emanet dinî konularda yüklenen emanettir. Fetva usûlü kitaplarında fetva vermenin ne kadar tehlikeli bir görev olduğu ifade edilir. Toplum ve özellikle gençlik sekülarizm, deizm, hedonizm vb. akımların pençesinde “var olma, Müslüman kalma” mücadelesi verirken ilim ehlinin ve bahusus İslâm’ı anlatma vazifesini yüklenmiş heyetimizin yükü çok ağırdır. Zira insanların din konusunda güvendiği, görüşüne müracaat ettiği kurum, Diyanettir. Diyanetin ilmî birimi ise Kurulumuzdur.
Bu yükün taşınmasında bana her zaman destek olan ve bir kısmı aramızdan vaktinden önce ayrılmak durumunda kalan tüm Din İşleri Yüksek Kurulu Üyelerimize, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzman ve Uzman Yardımcılarımıza, Kurul Sekreterimize ve idari görevlerdeki çalışma arkadaşlarımıza uyumlu ve gayretli çalışmalarından dolayı teşekkürü ifası zor bir borç addediyorum.
Bu büyük emaneti şimdi çok kıymetli yeni hocalarımıza devretmenin memnuniyeti içerisindeyiz. Zalimin ve zulmün karşısında mazlumun umudu konumundaki milletimizin dinî hayatını inşa etmek, dinî sorunlarını çözmek gibi ulvî ve bir o kadar da sancılı ve meşakkatli bir vazifeyi devrediyoruz. Bu zor ve sorumluluğu yüksek görevlerde, tüm yeni Kurul Üyelerimize, Yüce Allah’ın feraset, basiret, cehd ve muvaffakiyet vermesini tüm kalbimle niyaz ediyorum.
Değerli Hocalarım,
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun teşkilatımız ve milletimiz nezdinde ayrı bir yeri vardır. Teşkilatımız ve halkımız Kurulu bürokratik bir yapı olarak görmez. Kendinden bilir ve güvenir. Başkanlığımız nasıl ki artık sadece Türkiye’nin Diyanet’i değilse Kurul da öyledir. Balkanlar’ın da Kafkasya’nın da Orta Asya’nın da kuruludur. Hatta Avrupa ve Amerika’nın da…
Beş senelik görev süremizin ilk yılından itibaren Kurulun çalışma sistemiyle alakalı önemli bazı değişiklikler yaptık. Yaptığımız güncellemelerle Kurulumuz artık ihtisas merkezli bir yapılanmaya geçerek daha derin ilmî çalışmalar yapabilme ve daha doğru bilgi üretebilmek adına yeni Komisyonlar oluşturmuştur. Bu esasa göre Kurul Uzmanlarımızın, Kurul Uzmanı için vazgeçilmez temel donanımı edindikten sonra belli alanlarda uzmanlaşmaları, daha iyi yetişmeleri ve derinleşmeleri amaçlanmıştır. Kurulun idarî ve malî işlerinin daha etkin ve sistematik bir şekilde yönetilmesi için ihdas edilen Kurul Sekreterliği kadrosu da önemli bir idarî çabanın ürünüdür. Yeni kurulumuzun, yapacağı yeni mevzuat çalışmalarıyla yapısal sorunlarını tam anlamıyla çözmesi daha güçlü bir şekilde hizmet vermesine vesile olacaktır.
Kanunumuzda Kurulumuza tevdi edilen çok kapsamlı bir görev ve sorumluluk alanı bulunmaktadır. İslâm dininin temel bilgi kaynaklarını, tarihî tecrübesini, güncel talep ve ihtiyaçları dikkate alarak toplumumuzun ihtiyaç duyduğu konularda karar verme, mütalaa ve görüş oluşturma, ağırlıklı olarak vatandaşlarımız ve yurtdışındaki millet varlığımız tarafından yöneltilen dinî soru ve sorunlara cevap üretme görevi vardır.
Emanetimiz büyük, yükümüz ağırdır. Allah’ın izni ve keremiyle beş senelik zaman zarfında bunlardan bir kısmı elden geldiğince yerine getirilmeye çalışıldı.
Dinî sorulara cevap oluşturma görevi kapsamında halkımızın sıkça sorduğu ve cevap bekleyen konulara gerek “Kurul Kararı” gerekse “Kurul Fetvası” formu altında pek çok cevap hazırladık. Ancak malum fetva kriziyle birlikte bir müddet inkıtaa uğrayan bu hizmet, e-devlet’ten soru inceleme ve sorma imkânının açılmasıyla büyük bir ivme kazanmıştır. Yakın zamanda fetvalarımıza cep telefonlarından da rahatlıkla ulaşılabilmesi için mobil uygulama hazırlanmış ve bu vesileyle fetvalarımıza ulaşılabilirlik oranı artmıştır.
Dinî bilgilenme yollarından biri olan Alo 190 hattıyla ilgili önemli bir düzenleme yapıldı. Bu düzenleme sayesinde bütün İl Müftülüklerinin Alo 190 hizmetinin tek merkezden yönetilmesi ve takibi mümkün hale gelecektir. Ayrıca bu sayede uzmanlarımız ilmî araştırmalara daha fazla zaman ayırabilecektir.
Kurulun en önemli görevi olan sahih dinî bilgi üretme noktasında Kurulun geleneği haline gelen Güncel Dinî Meseleler İstişare Toplantılarımız devam etti. Geçtiğimiz yıl onuncusunu yaptığımız bu toplantılarda inançtan ibadete, iktisadî hayattan sosyal hayata kadar pek çok konu ele alındı. Önemli bir birikim ortaya koyuldu. Biri olağanüstü olmak üzere iki Din Şurası düzenledik. Farklı konularda çalıştaylar yapıldı. Bu toplantılar vasıtasıyla Kurulun tecrübesiyle ilim ehlinin yaklaşımlarını buluşturarak yeni meseleler hakkında çözümler üretmeye gayret ettik.
Kurulumuzun misyon ve vizyonunu dikkate aldığımızda bu ilmî toplantıları sadece ulusal boyutla sınırlandırmayı uygun görmedik ve bu kapsamda 60 ülkeden 150 ilim adamının katılımıyla Hicri Takvim Birliği Kongresini ve 30’dan fazla Avrasya ülkesinin katılımıyla kurduğumuz Avrasya Fetva Meclisi’nin üç toplantısını gerçekleştirdik.
Kurulumuzun, dinî konularda telif, tercüme projeleri hazırlama, araştırma ve inceleme grupları oluşturup raporlar hazırlama gibi bir yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede son beş senede “Fetvalar” kitabımız başta olmak üzere “Sıkça Sorulan Sorular” serisi ile vatandaşlarımızın dinî bilgi ihtiyacı önemli ölçüde karşılanmış ve toplantılarımız kitaplaştırılarak ilim dünyasına katkı sunulmuştur. “Fetvalar” ve seçki “Kurul Kararları” kitabının çeşitli dillere tercümesinde önemli bir aşama kaydettik. Bu kapsamda hazırlanıp basılan “Engelli İlmihali” özgün bir çalışma olmuştur.
Yurt içinde ve yurt dışında İslâm dinine mensup farklı dinî yorum çevrelerini, dinî-sosyal teşekkülleri ve geleneksel dinî-kültürel oluşumları incelemek ve değerlendirmek de bu dönemde üzerinde çalışma yapılan, fakat yeni kurulumuzun da daha kapsamlı araştırmalarına konu edinmesi beklenen bir sorumluluk alanı olarak durmaktadır.
Kanunda sayılan yurt içinde ve yurt dışında İslâm dini ile ilgili gelişmeleri, dinî, ilmî faaliyetleri, neşriyatı ve dinî propaganda mahiyetindeki çalışmaları takip edip değerlendirme ve raporlaştırma görevi muhtemelen yeni kurulumuzun en önemli çalışma alanlarından biri olacaktır. Bu çalışmalar, Müslümanların dünyada karşılaştığı sorunların ortaya konarak çözümler üretilmesi ve stratejiler belirlenmesine imkan sağlayacaktır. Önceden teröre karşı savaş bahanesiyle örtülü olarak İslâm’a karşı savaş ilan edenlerin, şimdilerde bunu açıktan telaffuz etmekten ve İslâm’ı kriz kaynağı olarak göstermekten çekinmemeleri çok dikkat çekicidir.
Kur’ân-ı Kerîm meallerinin incelenmesi ve İslâm dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olanların toplatılması da Kurulumuz uhdesindeki ulvî ve bir o kadar da hayati vazifelerden biridir. Kur’ân-ı Kerîm’in çeşitli süflî amaçlar uğruna tahrif ve istismar edildiği böyle bir ortamda Kurulumuzun omuzlarındaki yük bir kat daha artmaktadır.
Kurulumuz, Başkanlığımız yayınlarının dinî bakımdan incelenmesi ve ibadet vakitlerinin belirlenmesi gibi çalışmaları da başarıyla yürütmektedir ve inşallah da bu çalışmalarını daha iyi bir şekilde yapacaktır.
Değerli Hocalarım,
Kurulumuzun beş yıllık görev süresinde dinimizin, inancımızın, yayınlanan fetvaların, çeşitli mecralar ve gruplar tarafından istismar edildiğini ve bu kişiler tarafından bir kriz çıkarma aracı olarak kullanıldığını yakından müşahede ettik.
Çeşitli medya organlarında ve sosyal mecralarda pek çok fetvamızın ve açıklamamızın manipüle edilerek çarptırıldığını ve İslâm’ı açıkça karalayamayanlar tarafından bir araç olarak kullanıldığı gördük.
15 Temmuz hain darbe girişiminde Kur’ân’ın, Hz. Peygamber’in ve ashabın istismar edilerek kullanıldığını gördük. Bunlar kullanılarak masum insanlara insafsızca bomba atıldığı bir geceyi yaşadık. İslâm’ın istismarına engel olmak adına gerek FETÖ, gerekse DEAŞ ile ilgili kapsamlı yayınlar hazırladık, toplantılar düzenledik ve çalışmalar yaptık.
Bugün bütün dünyanın içerisinden geçtiği Koronavirüs salgını hem inanç, hem ibadet hem de sosyal hayatımız da ciddi dönüşümler ve krizler meydana getirdi. Bu çerçevede hızlı ve etkin bir şekilde açıklama, fetva ve yayınlarla hem Başkanlığımıza yol göstermeye hem de Müslümanları sağlıklı bilgilendirmeye ve aydınlatmaya çalıştık.
Geçmişte ve bugün de olduğu gibi muhtemelen gelecekte de çeşitli kriz zamanları yaşanacaktır. Ümmetin bu krizleri başarıyla ve en az hasarla atlatabilmesi Din İşleri Yüksek Kurulu’nun hazırlık durumu ve kriz yönetimindeki başarısıyla doğru orantılıdır.
Kıymetli Hocalarım,
Çeşitli İslâm ülkelerinde fetvanın hak ve hakikat çizgisinden saptığını müşahede ediyoruz. Müslüman katili ve Mescid-i Aksa’yı işgal eden İsrail’e yaklaşmak isteyenlere bir destek aracı olarak yayınlanan fetva metinlerini esefle ve içimiz kanayarak izliyoruz.
Eğer bir fetva hakkı haykırmayacaksa, siyasî çıkarlar uğruna eğilip bükülecekse; zalimin karşısında mazlumun yanında yer almayacaksa onun doğruluğundan bahsedilebilir mi?
Eğer bir içtihad, her biri kendi çağındaki sorunları çözmede büyük başarılar gösteren müktesebatımızdaki belirli pasajları tercüme ve derlemeden ibaret olacaksa; Müslümanların müslümanca yaşamalarını kolaylaştırmayacaksa; paramparça olan ümmetin birleşmesine katkı sağlamayacaksa onun gerçek bir içtihad olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kıymetli hocalarım,
Kurulumuzun üzerindeki bütün bu maddî ve manevî sorumluluklar ve yükler, bütün yeni Kurul Üyelerimizin fizikî ve fikrî destesiyle ve tam bir aidiyet bilinciyle kaldırılabilir. Ne mutlu ki son senelerde Kurulumuzun, insan kaynağı büyük oranda genişledi. Çeşitli alanlarda ihtisaslaşmış bir Kurul Uzman ve Uzman Yardımcısı kadrosuna sahip olduk. Allah’ın izniyle gittikçe nitelik ve nicelik olarak artacak bu ilmî kadro daha büyük işler yapılmasını temin edecektir.
Din İşleri Yüksek Kurulu, günümüz dünyasında sadece bir ülkenin dinî konulardaki karar ve danışma organı olarak görülmemelidir. Kurulumuz, Başkanlığımızın vizyon ve misyonuna uygun olarak, ümmetin sesine kulak vererek Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar her yere hakikat nidasını duyuracaktır.
Bu çerçevede IX. Avrasya İslâm Şûrası’nda alınan karar gereğince 10 Mayıs 2017 senesinde kurulan ve şimdiye kadar üç toplantı yapan Avrasya Fetva Meclisi’ni daha güçlü bir yapıyla devam ettirme sorumluluğu yeni kurulumuzun uhdesindedir. İslâm dünyasındaki mümasil kuruluşların önemli krizler yaşadığı bir zamanda büyük bir potansiyele sahip bulunan Kurulumuzun önemi bir kat daha artmış bulunmaktadır.
Kıymetli Hocalarım,
Tabidir ki idari görevlerde her işi tamamlamak mümkün olmuyor. Bu kapsamda önümüzdeki kurul döneminde bitirilmesi planlanan bazı projelerimiz var. Bunların başında “Uluslararası Namaz Vakitleri Kongresi” gelmektedir. Hazırlık toplantıları gerçekleştirilen bu kongreyle özellikle Avrupa’da namaz vakitleri konusunda yaşanan ihtilafların önüne geçmek amaçlanmaktadır.
Bunun dışında İslâm dininin yanlış anlatılması ve istismar edilmesi sonucunda insanların İslâm’dan uzaklaşması olgusunun bertaraf edilebilmesi için bazı çalışmalar halen yürütülmektedir. Bu çalışmaları çok önemsiyorum. Zira din istismarı arttıkça geleneksel düzeyde İslâm’la tanışık olan kesim dinden uzaklaşıyor ve İslâm karşıtı çevrelere yaklaşıyor. Dolayısıyla her iki olguyla da ilmî düzeyde mücadele etmek gerekiyor. Bu kapsamda “İstismar Edilen Dinî Kavramlar Projesi”, “Tasavvufun Doğru Anlaşılması Projesi”, “Kur’ân Hakkındaki 99 İddiaya Cevaplar Projesi” ve “İslam Karşıtı Çevrelerin İddialarına Cevaplar Projesi” bu dönem başlatılan, bir kısmı tamamlanan projelerdir.
Sözlerimin başında da söylediğim gibi Kurul olarak ağır bir yükün altındayız. Hocalarımız bunun farkında ve bu yükü hakkıyla taşıyabilmenin gayreti içerisindedir.
Huzurunuzda nöbeti devreden hocalarımıza tekrar teşekkür ediyor, kendilerine aile efratlarıyla birlikte sıhhat, huzur ve afiyetler niyaz ediyorum. Yüce Rabbimden yeni kurulumuza, nöbeti devreden bütün hocalarımız adına yapacağı çalışmalarda muvaffakiyetler diliyorum.
Muhterem Hocalarım,
Benim milletimize, teşkilatımıza çok borcum var. Böyle birkaç ömrüm olsa da çalışsam bu borcu ödeyemem. Hiçbir zaman kendimi layık görmediğim ve fakat bir imtihan olarak omuzuma yüklenen çok şerefli görevler nasip etti Rabbim. Ülkemizin dinî konulardaki en yüksek karar ve danışma organı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı çatısı altında Kurul Uzmanı olarak başlayan serüvenimi Kurul Üyesi, Kurul Başkanvekili ve son olarak da Kurul Başkanı olarak tamamlamayı nasip etti. Bunlar çok büyük emanetlerdir. Bu emanetleri taşıyabilmek elbette büyük bahtiyarlıktır. Sorumluluğu çok ağır olan bu emanetlerle ilgili bilerek bilmeyerek vaki olan eksiklik ve kusurlarımdan dolayı Rabbimin muahezemi tahfif eylemesini niyaz makamındayım. Rahmetiyle muamele eylemesini dilemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Başta Muhterem Başkanımız olmak üzere toplantımızı teşrif eden Başkan Yardımcılarımıza, Genel Müdürlerimize, birim amirlerimize; Kurul Sekreterimize, Daire Başkanlarımıza, bütün Uzman ve Uzman Yardımcılarımıza ve kurlumuzun yükünü çeken Müdürlerimize, Şeflerimize, Memurlarımıza ve Hizmetli kardeşlerime teşekkürlerimi sunar haklarınızı helal etmenizi istirham ederim.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman HAÇKALI
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman HAÇKALI ise yaptığı konuşmada, Kurulun önemine işaret ederek, “Hayatın, şartların, meselelerin ve hadiselerin çok boyutlu olduğu, daha girift bir hale geldiği, uzmanlık alanlarının ayrıştığı ve bilginin neredeyse ihata edilemeyecek şekilde arttığı ve meselelerin genellikle birden çok uzmanlık alanı gerektirdiği günümüzde içtihad ve fetva faaliyetinin ferdi bir faaliyet olmaktan ziyade heyet, yani kurumsal bir faaliyet olması yönünde çok güçlü ve çok yaygın bir kanaat bulunmaktadır. İşte bu kanaati karşılayan kurum, Din İşleri Yüksek Kurulumuzdur” dedi.
Haçkalı, Kurulun, halkın ve ümmetin ihtiyaçlarını güncel uygulamalar dikkate alarak gerçek hayattan kopmadan tarihi derinliğine, tecrübesine ve birikimine dayanarak çözmek için gayret göstereceğini söyledi.
Önceki dönemde görev yapan Kurul başkanı ve üyelerine çalışmalarından dolayı teşekkür eden Haçkalı, “Tarihten günümüze kurulumuzda görev yapan üyelerimizden başkanlarımızdan ahirete göçmüş olanları rahmetle yad ediyorum. Hayatta olanlara sıhhat ve afiyet diliyorum” dedi.
Göreve başlayan Din İşleri Yüksek Kurulu Üyelerinin isimleri şöyle:
Prof. Dr. Ali Avcu, Prof. Dr. Halis Aydemir, Prof. Dr. İhsan Çapçıoğlu, Prof. Dr. Hacı Mehmet Günay, Prof. Dr. Soner Gündüzöz, Prof. Dr. Abdullah Kahraman, Prof. Dr. Enbiya Yıldırım, Prof. Dr. Ömer Kara, Prof. Dr. Metin Özdemir, Dr. Medet Coşkun, Dr. Bilal Esen, Tahir Tural, Mustafa Irmaklı, İdris Bozkurt