Aslen helal olan bir şeyin, harama dönüştüreceği ya da kötüye kullanacağı bilinen bir kimseye satışı konusunda İslam alimleri farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Konu, ilgili kaynaklarda genel olarak üzüm örneğinde ele alınmıştır:
İmam Ebu Hanife’ye göre alıcının maksadına bakılmaksızın şarap üreticisine üzüm satmak caizdir. İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve İmam Şafii, bu tür satışları mekruh görmüşlerdir (Şafii,el-Ümm, III, 75; Serahsi, el-Mebsut, XXIV, 26; el-Fetava’l-Hindiyye, III, 210). Maliki, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise böyle bir satış haramdır. Çünkü bu tür bir satış; Allah’ın yasakladığı bir şeye destek anlamı taşımaktadır (Şirbini, Muğni’l-muhtac, II, 392; İbn Rüşd el-Ced, el-Beyan ve’t-tahsil, IX, 394-395; İbn Kudame, el-Kafi, II, 12).
Görüldüğü gibi konu hakkında İslam alimleri birbirinden farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bu durum, söz konusu satışın helal olup olmadığı konusunda en azından bir şüphenin var olduğunu göstermektedir. Şüpheli şeylerden kaçınmak ise ihtiyata uygun olur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), müslümanların şüpheli şeylerden uzak durması gerektiğini ifade etmiştir (Tirmizi, Kıyamet, 60; Buhari, İman, 37; Müslim, Müsakat, 20). Bu itibarla, doğru ve ihtiyatlı olan, aslen helal olan bir şeyin harama dönüştüreceği ya da kötüye kullanacağı bilinen kişi veya kurumlara satılmamasıdır. Bu çerçevede üzüm gibi helal ürünleri üreten müslümanların alternatif pazar aramaları ihtiyat açısından uygun olur.