Hanefî mezhebine göre devamlı kanaması olan kadının üç hali vardır:
1- Buluğdan (ergenlikten) önce kanaması olan ve buluğa erdikten sonra da sürekli kan görmeye devam eden kızın (mübtedee) âdeti her aydan on gün, temizliği de yirmi gün kabul edilir. Yani on günü âdet, yirmi günü de istihâze (özür) olarak kabul edilir.
2- Düzenli adet gördükten sonra devamlı kan gören ve geçmişteki âdetini hatırlayan kadın (mu’tâde) ise; daha önceki âdet ve temizlik hâlindeki âdetini esas alır. Yani önceden beş gün hayız, yirmi gün de temizlik müddeti görüyordu ise tıpkı bu şekilde devam eder. Dolayısıyla her ayın beş günü âdet, yirmi günü de temizlik müddeti kabul edilir.
3- Düzenli âdet gördükten sonra devamlı kan gören, ancak geçmişteki âdetini unutan bir kadının (mütehayyire) ise âdetli veya temiz olduğuna hükmedilmez. Bu durumdaki kadının şer’i hükümler konusunda ihtiyatlı davranması gerekir. Yani mescide giremez, Kur’an okuyamaz, cinsel ilişkiye giremez, her namaz vakti için gusleder ve namazını kılar (Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik, I, 62-63).
Şâfiî mezhebinde mütehayyire kadının durumuyla ilgili meşhur görüş de bu doğrultudadır (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 181).
Malikî mezhebine göre mütehayyire kadın kokusundan, renginden, yoğunluğunun değişmesinden veya acı duymasından hayız kanını ayırt edebiliyorsa o kan, hayız kanı sayılır. Dolayısıyla bu günlerde âdetli, diğer günlerde istihâzeli (özürlü) kabul edilir (Desûkî, Hâşiye, I, 171).
Hanbelî mezhebine göre mütehayyire kadın; âdetinin hem zamanını, hem de gün sayısını unutmuş veya âdetinin zamanını hatırladığı hâlde gün sayısını unutmuş ise âdeti her ay altı veya yedi gün sayılır. Bunu, zann-ı galibi (üstün gelen kanaat) ile tespit eder. Ondan sonraki günlerde istihâzeli kabul edilir. Eğer âdet günlerinin sayısını hatırlayan fakat zamanını unutmuş bir kadın ise; hicrî her bir ayın başındaki günleri, âdet günleri kabul eder, diğer günlerde de istihâzeli olur (İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 403-408).
Sonuç olarak, birinci (mübtedee) veya ikinci (mu’tâde) durumdaki kadının âdet veya temizlik günlerini hesap etmesinde bir zorluk yoktur. Ancak mütehayyire kadının, Hanefî veya Şâfiî mezhebine göre amel ettiği takdirde hem kendisi, hem de ailesi için birtakım zorluklar oluşacağı aşikârdır. Bu itibarla böyle bir kadın, Hanbelî veya Mâlikî mezhebinin görüşü doğrultusunda amel edebilir. Bu kadınlar temizlik dönemi kabul edilen günlerde özürlü (istihâze) hükümlerine bağlı olarak amel ederler.
Fıkıh kaynaklarındaki hükümler böyle olmakla birlikte günümüzde bir kanamanın âdet kanı olup olmadığı hususundaki tereddütlerin giderilmesinde, uzman doktorların teşhislerinden yararlanılabilir.